Günlük telaşların arasında, küçük detayların değerini fark etmeyiz. Oysa ki; insan ilişkilerini anlamlı kılan, çoğu zaman o basit ama içten jestlerdir.
“ Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır.” sözü de tam olarak bunu hatırlatır. Peki,gerçekten bir fincan kahve, kırk yıl boyunca hatırlanabilir mi ?

Aklıma bir fincan kahvenin böylesine büyük bir hatır bırakabileceği fikri pek mantıklı gelmemişti. Ama sonra bu sözün arkasında yatan hikayeleri okudukça , aslında ne kadar derin bir anlam taşıdığını fark ettim.
Bir hikayeye göre, Osmanlı döneminde Üsküdar’da bir kahveci,limana yanaşan Rum bir kaptana kahve ikram eder. İkisi, kısa ama samimi bir sohbet ederler. Aradan tam kırk yıl geçer ve Osmanlı- Rum çatışmaları sırasında, bu kahveci esir düşer. Esir kampında karşısına çıkan Rum kaptan, o eski kahveyi ve dostluğu unutmamıştır. Kahvecinin hayatını kurtarır.
İşte bu hikaye ,kahvenin samimiyetin ve vefanın sembolü haline gelişinin bir ifadesi olmuş.

Bu hikayeyi okuduktan sonra , kahvenin neden bir içecekten fazlası olduğunu daha iyi anladım. Belki de modern hayatın karmaşası içinde , bu tür basit ama anlamlı bağları kurmayı ihmal ediyoruz. Oysa bir fincan kahve ikram etmek, yalnızca bir içeceği paylaşmak değil, aynı zamanda bir anı, bir sıcaklığı ve bir dostluğu paylaşmaktır.
Kendi hayatımdan da küçük bir örnek paylaşmak isterim. Bu deyimin anlamını, işyerinde hergün arkadaşlarla içtiğimiz kahvelerde sık sık hatırlıyorum. İşyerimizde her sabah ve akşamüstü kahve molaları ,bu bağların nasıl kurulduğunun en güzel örneklerinden biridir. Arkadaşlarla bir araya gelip kahve içtiğimiz anlar, yalnızca moladan ibaret değil, günün yorgunluğunu paylaşmanın, birlikte gülmenin, bazen de sessizce dinlenmenin bir yoluydu. Kahvelerimizi içerken kurduğumuz bağların, yıllar sonra bile arkadaşlıkların devam etmesini düşündükçe, bu molaların kıymeti daha da artıyor. Lise arkadaşım ile de içtiğimiz her kahvede , eskiden hayallerimizi, geleceğimizi konuşurken, bugünse hayatın getirdiği değişimlere, güncel olaylara odaklanıyoruz.
Belki kahvenin kendisi kısa sürede tükeniyor, ama onun eşlik ettiği anılar hiç bitmiyor. İş yerinde arkadaşlarla içilen bir kahve, dostlukların günlük hayatın içinde nasıl filizlendiğini gösteriyor ; lise arkadaşımla içtiğim kahve ise zamanın aşındıramadığı bağların bir simgesi oluyor. İşte bu yüzden kahve , sadece bir içecek değil, aynı zamanda bir bağ kurma vesilesidir.
Günümüz dünyasında , hızla geçen zaman ve yoğun tempoda , belkide en çok ihtiyacımız olan şey, bir fincan kahve eşliğinde geçirilen birkaç dakikadır.
Bugün içtiğimiz kahvenin bir gün bir hatıraya dönüşeceğini bilmek, onu daha da kıymetli kılmaz mı ?