Teknoloji , hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Zaman geçtikçe ona daha da alıştık. Eskiden sadece telefon görüşmeleri için kullandığımız cep telefonları ile artık işimizi yapıyor , müzik dinliyor, yemek siparişi veriyor, haberleri takip ediyor, fotoğraf çekip , alışveriş yapıyor, seyahat planlarını bile oluşturuyoruz. Tüm bu imkanlar, artık parmak uçlarımıza kadar geldi.
Bugün akıllı telefonlarımızla heran herşeyi öğrenebiliyoruz. Bütün bu değişim hızla gerçekleşti. Cep telefonum olmadan dışarı çıktığımda kendimi eksik hissediyorum . Bilgisayarlar, tabletler ve telefonlar adeta bir parçamız haline geldi. Bu değişim bir yandan konfor sağlarken , diğer yandan da çok hızlı bir şekilde akıp giden zamanın , gözden kaçan değerli anıları kaçırmamıza yol açtı.

Dijitalleşme ve teknolojinin sunduğu olanaklar çok büyük ve hayatımızı kolaylaştırıyor , ancak bunlara bağlı olmak , anı yaşamak için zaman ayırmamak , beni eksik hissettiriyor . Bazen telefonumu evde bırakmanın ya da sosyal medyadan birkaç saat uzak kalmanın bana iyi geleceğini düşünüyorum. Bu yüzden zaman zaman biraz daha yavaşlamak gerektiği duygusuna kapılıyorum.

Eskiden zamanın nasıl geçtiğini anlamazken , şimdi bazen “ o an” ı kaçırdığımı hissediyorum . Fakat teknoloji her ne kadar hayatımızın merkezine yerleşse de , durup etrafımıza bakmak ve gerçekten “şu an “ da olmak için küçük molalar vermek gerekiyor.
İnsan olmanın ve yaşamanın ne olduğunu hatırlamak için zaman zaman bir adım geri atmak gerekir. Belki de teknoloji ne kadar ileri giderse gitsin , gerçek deneyimlerin ve kurulan bağların hiçbir dijital platformla yer değiştiremeyeceğini unutmamalıyız.
Bu yüzden , hayatın her anını teknolojiden bağımsız ve kendi hızımızda yaşamak çok daha değerli olacaktır.